Elif Mercan's profile

dost kitabevi | pop-up work

Dost Kitabevi | Pop-up Çalışması
Müzik/Music: Lobo Loco - Fruehlingserwachen
(Creative Commons lisans sözleşmesine uygun olarak atıfta bulunarak kullanıma uygundur.)
//
(In compliance with the license agreement of Creative Commons, with attribution)
Mekânlar ve Hikâyeler serisinden "Dost'un Önü"nü Can Öktemer yazdı, Ankara Apartmanları arşivini açtı, Lavarla sundu: https://www.lavarla.com/mekanlar-ve-hikayeler-iv-dostun-onu/
//
Bir çocukluk yaşadım. Bunun avantajı manevi olana vereceğiniz değerin her aldığınız yaşla birlikte daha da genişlemesi ve gençlik, olgunluk döneminde maneviyattan daha önemli bir şey olmadığının emarelerinin yavaş yavaş kabınızdan dışarıya sızmaya başlaması. Bir nevi alıp yediğin meyvenin çekirdeğini toprağa ekme ve büyüyüp meyve vermeye başlayan ağacının dallarının tanımadığın insanlara ulaşacağını görmeye başlamak.

Seneyi net hatırlamasam da çocukken gazetelerin verdiği kasaba maketleri vardı. Onları kesip yapıştırıp kasabayı tamamladıktan sonra defalarca söker, eski haline getirir, bu kez kağıttan evlerin, ağaçların kalıbını çıkarır, yeniden orijinallerini yapıştırırdım. Kağıttan olanlar uhuyla birlikte buruşur, pek çelimsiz kalır ve ayakta durmaz, bazen de birleşim yerlerinden kopardı. Bildiğim tek malzemenin karton ve özel günlerde sınıfta kedi merdiveni yapmaya yarayan o garip yumuşak kağıt benzeri rulonun olduğu zamanlarda merak ederdim: Acaba bir gün gazetelerin verdiği bu maketlerin kartonu gibi üstü plastik kaplamalı kartondan kendim maket yapabilecek miyim? Kartona çizsem, üstünü kaplayacak cihaz bulabilecek miyim? Matbaalar bu kartonu nasıl üretiyor?

Aradan yıllar geçti, bir gün ilkel bir pop-up kitap geçti elime. İnanamıyordum, öyle güzeldi ki. Sayfayı kaldırıyorsun ve köpeği ile birlikte bir kız çocuğu beliriyor. Kızın kıyafetleri ayrı bir kartonda basılmış. O kartonu keserek elbiseleri çıkartıyor ve uçlarından omuzlarına ve beline kıvırıyorsun, istediğin kıyafeti giyiyor! Muazzam. O çocuğa kağıttan onlarca kıyafet yaptım. Nasılsa uhu kullanmaya gerek kalmadan, buruşmadan dilediğim kadar elbise yapmak serbest. Pop-up kitabın kopyasını yapmayı denedim kartondan, ayakta durmadı.  Elimdeki en sert kartonlar kasaba maketlerinin tabanlarıydı. Üç taban vardı, zorlu bir karar süreciyle en az beğendiğimi seçip, köpekli kız pop-up kitabının denemesi için kullandım. Çocukluğuma dair birçok anı çok silik ama bunu yaptığım zamanki ruh halimi, sevincimi ve ortaya çıkan sonucu görünce kalbimin ağzıma kadar vuruşunu unutmam.

Zaman geçti geçmesine ama bu anı derste maket yaparken, pop-up kitap gördüğümde hep hatırıma gelirdi. Binbir çeşit malzeme, akıl almaz güçte hızlı yapıştırıcılar ve aynı ellerin maket yapıyor oluşu ve dönüp dönüp çocukluğa vuruşu. Beni en son tetikleyen ise illüstrasyon hocamın pop-up koleksiyonunu görmem oldu. Bir şekilde, öyle veya böyle bu tekniğin inceliklerini öğrenip, kendi artık kağıt bile üretemeyen ülkenin gittikçe fakirleşen çocuklarının elinden üç boyutlu düşünmenin basit bir ayağı olan bu kitapların silinmesine izin vermeyeceksin. Yayınevlerinin masraflı oluyor diye kataloglarından çıkardığı bu kitap türünün sadece varlıklı ailelerin çocuklarının yurtdışı pazarından edinip görebilmesine izin vermeyeceksin.

Hayaller kurdum, eğitim almaya başladım ve hâlâ da devam ediyorum. Kafamda iki hikâye var. Şimdilik ikisi de bebek adımlarıyla ilerliyor fakat umarım ani kayıplarıyla meşhur dünyada bu hayalimi gerçekleştirecek günleri görebilirim.

İşin sevgili günlük boyutunu bırakıp Dost kısmına gelelim. Dost, Ankaralılar için önünde buluşma sözü verilen, bekleyişin verdiği heyecanı kapısının önünde taşıyan, bazen mutlu bazen hayal kırıklığı ile önünden uzaklaşılan bir mekân. İçeriden yanık yağ kokan duman dışarı sızmaz, personel "buyrun, kahve falı 10 lira, yerimiz var" diye bağırmaz. Kendi halinde, sanki pasif, ölü bir ağaç kabuğu gibi önüne canlıları çeker, sığınmak isteyeni gövdesine alır, işi biteni kalmaya zorlamaz, yeniden gel diye arkasından seslenmez. Bu yanıyla, insanın kendi yarattığı hikâyesine eşlik eden ve ezici yıllara rağmen ayakta kalmayı başarmış bir alan.

Hikâyenin böylesi bir yerde geçiyor olması, denemelerimden birinin bu hikâye ile görenlere ulaşması benim için çok kıymetli. Ben lisanstayken Jehan Barbur üniversiteye söyleşiye geldiğinde kendi çocukluğu için şöyle demişti: "Hayallerimi besleyecek hiçbir şey yoktu aslında tozlu yollu şehrimde. Küçük şehirlerin çocuklarının hayalleri büyük olur. Sanki içimden bir ses ileride sevdiğim şeyi yapacağımı söylüyordu".
Öyle büyük olur ki, geçmişte kaldı sandığın hayalin, bakmışsın çağ atlamış ve yeniden sana bir yolu işaret ediyor.

Bir çocuk videoya rastlasa, kendi yapma hevesine bürünse; döngü tamamlandı ve amacıma ulaştım demektir.

İyi seyirler.
dost kitabevi | pop-up work
Published:

Owner

dost kitabevi | pop-up work

Published: